Bu civardaki barlara ve birahanelere sürekli takılır.
- He's a regular at the bars and pubs around here.
İşçiler hoşça vakit geçirebilecekleri bir barda toplanmak istiyor.
- The workers like to gather in a pub where they can let their hair down.
Köşe başında bir meyhane var.
- There's a pub just around the corner.
İngiliz, Belçikalı ve Hollandalı bir meyhaneye girer ve tezgahta otururlar. Barmen söyler, Bir dakika bekleyin, bu bir şaka mı ne?
- An Englishman, a Belgian and a Dutchman enter a pub and sit down at the counter. Says the barkeeper, Wait a minute, is this a joke or what?
Birisi o birahanede fazla müzik dinlemez.
- One won’t hear much music in that pub.
Birahanede Tom arkadaşına son kadehi içelim! dedi.
- Let's have one for the road!, Tom told his friend at the pub.