İki kurbağa dere kenarında otururken yağmur yağmaya başlar. Kurbağalardan biri diğerine şöyle der: Çabuk suya gir, yoksa ıslanacağız.
- Two frogs are sitting on the bank, when it starts to rain. One of them says, Quick, get in the water so we don't get wet.
Banka ona 500 dolar ödünç verdi.
- The bank loaned her 500 dollars.
Banka ona 500 dolar ödünç verdi.
- The bank lent him 500 dollars.
Kıbrıs iflası önlemek için mücadele ediyor.
- Cyprus is struggling to avoid bankruptcy.
Evim Thames'in güney kıyısında.
- My house is on the south bank of the Thames.
Bir adam karşı kıyıda balık avlıyordu.
- A man was fishing on the opposite bank.
Bankaya gittim ve neyseki sırayla girmek zorunda kalmadım.
- I got to the bank and luckily didn't have to get in line.
Banka ekonomik durgunluk sırasında çöktü.
- The bank collapsed during the recession.
Bir bankacılık skandalı Capitol Hill'i baştan başa süpürüyor.
- A banking scandal is sweeping across Capitol Hill.
Bankacılık sektörü deregülasyon için lobi yaptı.
- The banking industry lobbied for deregulation.
Çocuk tüm bozuk paralarını bir kumbarada tuttu.
- The kid kept all of his coins in a piggy bank.
Benim kumbaram benim yaramaz kız kardeşim tarafından kırıldı.
- My piggy bank was broken by my naughty sister.
Brian'ın cüzdan ve banka hesabında az para var.
- There is a shortage of money in Brian's wallet and bank account.
Banka hesabını bilmemizde bir sakınca var mı?
- May we know your bank account?
Gelecek Salı resmî tatil.
- Next Tuesday is a bank holiday.
Pazartesi günü resmi tatildir.
- Monday is a bank holiday.
Tom'un banka soygunu ile bir ilgisi yoktu.
- Tom didn't have anything to do with the bank robbery.
Üç gün önce burada bir banka soygunu gerçekleşti.
- A bank robbery took place here three days ago.
O bir banka memuru ile evlendi.
- She married a bank clerk.
O eskiden bir banka memuruydu.
- She was formerly a bank clerk.
Bankacılık sektörü deregülasyon için lobi yaptı.
- The banking industry lobbied for deregulation.
Bir bankacılık skandalı Capitol Hill'i baştan başa süpürüyor.
- A banking scandal is sweeping across Capitol Hill.
I'm going to bank the money.
He banked with Barclays.
a bank of switches.
data bank.
I am an employee of the Bank of England.
I'm banking on you being there. I don't have your expertise.
He tripped and fell on the banked corners of the road.
They sat on a park bench and began talking.
- Onlar parkta bir bankta oturdu.
There is a bench under the tree.
- Ağacın altında bir bank var.
... worked her way up to become a vice president of a local bank, but she hit the glass ceiling. ...
... in a bank. She never got a college education, even though she was smart as a whip. And she ...