His stepmother is my sister-in-law.
- Onun üvey annesi benim baldızım.
My sister-in-law invited me to lunch in their new house.
- Baldızım beni yeni evlerinde öğle yemeğine davet etti.
My sister-in-law invited me to lunch in their new house.
- Baldızım beni yeni evlerinde öğle yemeğine davet etti.
Fadil had an affair with his sister-in-law.
- Fadıl'ın baldızı ile bir ilişkisi vardı.