bad; evil

listen to the pronunciation of bad; evil
Английский Язык - Турецкий язык
fena
black
siyahi

Bazı Siyahiler daha radikal çözümler arıyor. - Some Blacks seek more radical solutions.

Obama, Beyaz Saray'daki ilk siyahi başkan. - Obama is the first black president in the White House.

black
siyah renk

O her zaman siyah renkli kıyafetler giyer. - He always wears black clothes.

Onun saçı siyah renkli ve uzundur. - His hair is black in color and long.

black
yağız (at)
black
karartmak
black
kara derili
black
sinirli
black
şeytani
black
kara listeye almak
black
sade

O, her zaman kahvesini sade içer. - He drinks his coffee black every time.

Tom sadece siyah elbiseler giyer. - Tom only wears black clothes.

black
siyahlanmak
black
(Tıp) Siyah, kara
black
{f} siyahlatmak
black
(fiil) siyaha boyamak, siyahlatmak, karartmak
black
{i} is
black
{s} morarmış

Tom'un yüzü tamamen morarmıştı. - Tom's face was all black and blue.

Leyla'nın bir gözü morarmıştı. - Layla had a black eye.

black
{s} kötü

Amerika'daki bazı batıl inançlı insanlar eğer bir kedi sizin yolunuzdan geçerse, kötü şansınız olacağına inanıyor. - Some superstitious people in America believe that if a black cat crosses your path, you'll have bad luck.

Karasakal kötü şöhretli bir İngiliz korsandı. - Blackbeard was a notorious English pirate.

black
{i} siyah boya
black
{s} koyu

Tom her zaman siyah giyer ya da bir diğer koyu renk. - Tom always dresses in black or some other dark color.

Tom her zaman kahvesini koyu içer. - Tom always drinks his coffee black.

black
{s} uğursuz

Kara kedi uğursuzluk getirir. - Black cats bring bad luck.

Bazı insanların neden kara kedilerin uğursuz olduğunu düşündüğünü merak ediyorum. - I wonder why some people think black cats are unlucky.

Английский Язык - Английский Язык
black
bad; evil
Избранное