Over meatloaf and mashed potatoes (being careful not to talk with his mouth full), Stanley told about his adventure.
The latest policy was over-conservative.
Let's go over scene 3 from the top.
In order to make us and everyone else remember this day, I ask everyone to plant a tree with us.
- Bize ve başka herkese bu günü hatırlatmak için, bizimle birlikte herkese bir ağaç dikmesini rica ediyorum.
Is there anyone else wanting to eat?
- Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?
Tom isn't very different from anybody else.
- Tom başka herhangi birinden çok farklı değil.
Is this a different word or just another form of the same word?
- Bu farklı bir kelime mi yoksa aynı kelimenin başka bir hâli mi?
Show me another camera.
- Bana başka bir kamera göster.
Another ten minutes' walk brought us to the shore.
- On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi.
Everyone has the right to own property alone as well as in association with others.
- Her şahıs tek başına veya başkalarıyla birlikte mal ve mülk sahibi olma hakkına sahiptir.
I had no other choice.
- Başka seçeneğim yoktu.
I thought it was a good book, but Jim thought otherwise.
- Ben onun iyi bir kitap olduğunu düşünmüştüm fakat Jim başka türlü düşündü.
I could not have done otherwise.
- Başka türlü yapamazdım.
Was there anybody else besides Tom?
- Tom'un dışında başka biri var mıydı?
Did Mary have any other children besides Jesus?
- Mary'nin İsa dışında başka çocukları var mı?
Did anybody other than Jim see her?
- Jim'den başka onu gören biri var mı?
Tom doesn't know anything about Mary, other than her name.
- Tom, onun adından başka Mary hakkında bir şey bilmiyor.
The girl did nothing but cry.
- Kız ağlamaktan başka bir şey yapmadı.
The girl did nothing but cry.
- Kız ağlamaktan başka bir şey yapmıyor.
To be happy and not ask any more questions would be best.
- Mutlu olmak ve başka soru sormamak en iyisi olur.
I don't want any more surprises.
- Başka sürprizler istemiyorum.
Time is more precious than anything else.
- Zaman başka herhangi bir şeyden daha değerlidir.
Good health is more valuable than anything else.
- İyi sağlık başka herhangi bir şeyden daha değerlidir.
Apart from Barack Obama, all US presidents were white.
- Barak Obama dışında bütün Amerika Birleşik Devletleri başkanları beyazdır.
Apart from my sister, my family doesn't watch TV.
- Kız kardeşimden başka, ailem televizyon izlemez.
What else could I have done?
- Başka ne yapabilirdim?
Tom doesn't know what else to do.
- Tom başka ne yapacağını bilmiyor.
We have no alternative but to work.
- Çalışmaktan başka alternatifimiz yok.
Bear in mind that, under such circumstances, we have no alternative but to find another buyer.
- Aklınızda bulunsun, bu koşullar altında başka bir alıcı bulmaktan başka alternatifimiz yok.
Do you have anything further to say?
- Söyleyecek başka bir şeyin var mı?
Do you have any further questions?
- Başka sorularınız var mı?
Apart from his parents, no one knows him very well.
- Ebeveynlerinden başka hiç kimse onu çok iyi tanımıyor.
Apart from my sister, my family doesn't watch TV.
- Kız kardeşimden başka, ailem televizyon izlemez.
We had no choice except to put up with it.
- Ona katlanmaktan başka seçimimiz yoktu.
The man, who had not eaten for three days, had trouble thinking about anything except food.
- Adam üç gündür bir şey yememişti, yiyecekten başka bir şey düşünemiyordu.
Save your long-winded explanations for someone else.
- Kabak tadı veren açıklamalarını başka biri için sakla.
Nothing but a miracle can save her now.
- Artık onu bir mucizeden başka hiçbir şey kurtaramaz.