Tom didn't know Mary was seeing someone else.
- Tom Mary'nin başkası ile görüştüğünü bilmiyordu.
They hired someone else for the job.
- İş için başkasını tuttular.
Now the shoe is on the other foot.
- Top şimdi başkasında.
Don't expect others to think for you!
- Başkasının senin yerine düşünmesini bekleme!
We're always somebody else's idiot.
- Her zaman bir başkasının aptalıyız.
Tom sold it to somebody else.
- Tom onu başkasına sattı.
I have to find another one.
- Başkasını bulmalıyım.
If a tree dies, plant another in its place.
- Bir ağaç ölürse yerinde bir başkası yetişir.
Is there anyone else wanting to eat?
- Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?
In order to make us and everyone else remember this day, I ask everyone to plant a tree with us.
- Bize ve başka herkese bu günü hatırlatmak için, bizimle birlikte herkese bir ağaç dikmesini rica ediyorum.
Am I that much different from everyone else?
- Ben başka herkesten o kadar farklı mıyım?
I would do it in a different way than you did.
- Senin yaptığından başka türlü yapardım.
It is difficult to translate a poem into another language.
- Bir şiiri başka bir dile çevirmek zordur.
Another ten minutes' walk brought us to the shore.
- On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi.
When you talk to others, you're doing it with your arms crossed.
- Başkalarıyla konuşurken, kollarınız çaprazlama bağlı şekilde onu yapıyorsunuz.
I had no other choice.
- Başka seçeneğim yoktu.
I thought it was a good book, but Jim thought otherwise.
- Ben onun iyi bir kitap olduğunu düşünmüştüm fakat Jim başka türlü düşündü.
Now that I am a teacher, I think otherwise.
- Mademki ben bir öğretmenim, başka türlü düşünüyorum.
I don't have any other hobbies besides football.
- Futbol dışında başka hiçbir hobim yoktur.
Was there anybody else besides Tom?
- Tom'dan başka orada kimse var mıydı?
It's none other than Tom!
- O, Tom'dan başkası değil.
Tom doesn't know anything about Mary, other than her name.
- Tom, onun adından başka Mary hakkında bir şey bilmiyor.
It was nothing but a joke.
- Bu şakadan başka bir şey değildi.
The girl did nothing but cry.
- Kız ağlamaktan başka bir şey yapmıyor.
To be happy and not ask any more questions would be best.
- Mutlu olmak ve başka soru sormamak en iyisi olur.
Unless you have any more questions, I'd like to go now.
- Başka sorunuz yoksa, şimdi gitmek istiyorum.
Cows are more useful than any other animal in this country.
- İnekler bu ülkede başka bir hayvandan daha faydalıdır.
Tom reads more books than anyone else I know.
- Tom tanıdığım başka herhangi birinden daha çok kitap okur.
Apart from my sister, my family doesn't watch TV.
- Kız kardeşimden başka, ailem televizyon izlemez.
Apart from Barack Obama, all US presidents were white.
- Barak Obama dışında bütün Amerika Birleşik Devletleri başkanları beyazdır.
Tom didn't know what else to do.
- Tom başka ne yapacağını bilmiyordu.
What else would you like to know?
- Başka ne bilmek istersin?
They had no alternative but to retreat.
- Geri çekilmekten başka seçenekleri yoktu.
We had no alternative but to fight.
- Döğüşmekten başka seçeneğimiz yoktu.
Any further comment is redundant.
- Daha başka yorum lüzumsuzdur.
Do you have any further questions to ask?
- Soracak başka sorunuz var mı?
Apart from my sister, my family doesn't watch TV.
- Kız kardeşimden başka, ailem televizyon izlemez.
Apart from Barack Obama, all US presidents were white.
- Barak Obama dışında bütün Amerika Birleşik Devletleri başkanları beyazdır.
The man, who had not eaten for three days, had trouble thinking about anything except food.
- Adam üç gündür bir şey yememişti, yiyecekten başka bir şey düşünemiyordu.
I know nothing except that she left last week.
- Geçen hafta ayrıldığından başka bir şey bilmiyorum.
Save your long-winded explanations for someone else.
- Kabak tadı veren açıklamalarını başka biri için sakla.
Nothing but a miracle can save her now.
- Artık onu bir mucizeden başka hiçbir şey kurtaramaz.