It's good to put yourself in someone else's place now and then.
- Arada sırada kendinizi başkasının yerine koymak iyidir.
If he doesn't accept the job, someone else will.
- İşi o kabul etmezse, başkası eder.
It's unlikely that anyone other than Tom would be interested in buying this.
- Tom'dan başkasının bunu almayı istemesi pek olası değil.
The little girl never smiles at anyone other than Emily.
- Küçük kız, Emily'den başkasına asla gülümsemez.
This may end up being somebody else's problem.
- Bu belki artık bir başkasının sorunu olmayabilir.
It's clear they thought I was somebody else.
- Benim başkası olduğumu düşündükleri açık.
When one lucky spirit abandons you another picks you up. I just passed an exam for a job.
- Şanslı bir ruh seni terk ettiği zaman, bir başkası seni alır.Ben az önce bir iş sınavını geçtim.
I don't like this. Show me another.
- Bunu sevmedim. Bana bir başkasını göster.
Nobody else got hurt.
- Başka hiç kimse yaralanmadı.
In order to make us and everyone else remember this day, I ask everyone to plant a tree with us.
- Bize ve başka herkese bu günü hatırlatmak için, bizimle birlikte herkese bir ağaç dikmesini rica ediyorum.
Did Jesus walk over water and then turn it into wine? No, that's a different story!
- İsa su üzerinde mi yürüdü ve onu şaraba mı dönüştürdü? Hayır bu başka bir konu!
Tom isn't very different from anybody else.
- Tom başka herhangi birinden çok farklı değil.
Another ten minutes' walk brought us to the shore.
- On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi.
It is difficult to translate a poem into another language.
- Bir şiiri başka bir dile çevirmek zordur.
Everyone has the right to own property alone as well as in association with others.
- Her şahıs tek başına veya başkalarıyla birlikte mal ve mülk sahibi olma hakkına sahiptir.
They are talking loudly when they know they are disturbing others.
- Başkalarını rahatsız ettiklerini öğrendiklerinde yüksek sesle konuşuyorlardı..
Tom sat alone in the otherwise empty room.
- Tom başka boş odada tek başına oturdu.
I tried to convince Tom otherwise.
- Tom'u başka türlü ikna etmeye çalıştım.
I don't have any other hobbies besides football.
- Futbol dışında başka hiçbir hobim yoktur.
Was there anybody else besides Tom?
- Tom'un dışında başka biri var mıydı?
Tom doesn't know anything about Mary, other than her name.
- Tom, onun adından başka Mary hakkında bir şey bilmiyor.
It's unlikely that anyone other than Tom would be interested in buying this.
- Tom'dan başkasının bunu almayı istemesi pek olası değil.
There was nothing but an old chair in the room.
- Odada eski bir sandalyeden başka bir şey yoktu.
It was nothing but a joke.
- Bu şakadan başka bir şey değildi.
I won't answer any more questions right now.
- Şimdi başka sorulara cevap vermeyeceğim.
Unless you have any more questions, I'd like to go now.
- Başka sorunuz yoksa, şimdi gitmek istiyorum.
Tom reads more books than anyone else I know.
- Tom tanıdığım başka herhangi birinden daha çok kitap okur.
They have no more wine.
- Onların başka şarapları yok.
Apart from Barack Obama, all US presidents were white.
- Barak Obama dışında bütün Amerika Birleşik Devletleri başkanları beyazdır.
This apartment is bigger than any other one in the building.
- Bu daire, binadaki herhangi başka birinden daha büyüktür.
What else could I have done?
- Başka ne yapabilirdim?
Tom didn't know what else to say.
- Tom başka ne söyleyeceğini bilmiyordu.
We had no alternative but to fight.
- Döğüşmekten başka seçeneğimiz yoktu.
We agreed that there was no other alternative.
- Başka seçenek olmadığını kabul ettik.
Any further comment is redundant.
- Daha başka yorum lüzumsuzdur.
Do you have anything further to say?
- Söyleyecek başka bir şeyin var mı?
Apart from my sister, my family doesn't watch TV.
- Kız kardeşimden başka, ailem televizyon izlemez.
Apart from his parents, no one knows him very well.
- Ebeveynlerinden başka hiç kimse onu çok iyi tanımıyor.
Nothing could be done, except wait.
- Beklemekten başka, bir şey yapılamazdı.
I know nothing except that she left last week.
- Geçen hafta ayrıldığından başka bir şey bilmiyorum.
The President called on everyone to save energy.
- Başkan enerji tasarrufu yapmak için herkesi aradı.
Save your long-winded explanations for someone else.
- Kabak tadı veren açıklamalarını başka biri için sakla.