The traditional way of learning a language may satisfy at most one's sense of duty, but it can hardly serve as a source of joy. Nor will it likely be successful.
- Bir dil öğrenmenin geleneksel yolu olsa olsa birinin görev duygusunu tatmin edebilir ama o bir sevinç kaynağı olarak hizmet edemez. Ayrıca muhtemelen başarılı olmayacaktır.
I used to dream about being a successful businessman.
- Başarılı bir iş adamı olmanın hayalini kurardım.
He wanted to succeed.
- O başarılı olmak istedi.
It is everyone's wish to succeed in life.
- Hayatta herkesin isteği başarılı olmaktır.
She's an accomplished artist.
- O başarılı bir sanatçı.
Tom is an accomplished artist.
- Tom başarılı bir sanatçıdır.
The king had a long and prosperous reign.
- Kralın uzun ve başarılı bir saltanatı vardı.
Queen Elizabeth had a long and prosperous reign.
- Kraliçe Elizabeth'in uzun ve başarılı bir hükümdarlığı vardı.
The treatment is going successfully.
- Tedavi başarılı olarak gidiyor.
They did it successfully.
- Onlar bunu başarılı olarak yaptı.
You must work hard, if you want to succeed.
- Başarılı olmak istiyorsan, çok çalışmalısın.
You have worked hard to succeed.
- Başarılı olmak için sıkı çalıştın.
You have to have a positive attitude if you want to get ahead in life.
- Hayatta başarılı olmak istiyorsan olumlu bir tutuma sahip olmalısın.