You should cut off your connections with that group.
- O grupla bağlantıları kesmelisin.
This politician is suspected of having connections to organized crime.
- Bu politikacının organize suçlarla bağlantıları olduğundan şüpheleniliyor.
Would you like to exchange links?
- Bağlantıları değiştirmek ister misin?
Here are some interesting links.
- İşte bazı ilginç bağlantılar.
He got the job by virtue of his father's connections.
- O, babasının bağlantıları sayesinde işi aldı.
With your connections, you should be able to find a job for Tom.
- Bağlantıların ile, Tom için bir iş bulabilmelisin.
Scientists have learned that, throughout Earth's history, temperature and CO2 levels in the air are closely tied.
- Bilimciler dünya'nın tarihi boyunca, sıcaklık ve havadaki CO2 seviyelerinin yakından bağlantılı olduğunu öğrendiler.
The two nations have strong trade ties.
- İki ulusun güçlü ticaret bağlantısı var.
A chain is made up of many links.
- Bir zincir birçok bağlantıdan oluşur.
Would you like to exchange links?
- Bağlantıları değiştirmek ister misin?
He comes into contact with all kinds of people.
- Her türlü insanla bağlantı kurar.
I think it's time for me to contact her.
- Sanırım onunla bağlantı kurmamın zamanıdır.
Tom can get in touch with Mary by email.
- Tom, Mary ile e-posta vasıtasıyla bağlantı kurabilir.
I keep in touch with my parents by mail.
- Ebeveynlerimle posta yoluyla bağlantı kuruyorum.
Do any of you have anything to say in connection with this?
- Sizden birinin bununla bağlantılı olarak söyleyecek bir şeyi var mı?
My computer doesn't seem to be connecting to the printer.
- Bilgisayarım yazıcıya bağlantılı gibi görünmüyor.
I feel like we're connecting.
- Bağlantı kurduğumuzu hissediyorum.