bağışla

listen to the pronunciation of bağışla
Турецкий язык - Английский Язык
donate

Tom absconded with all the money donated for earthquake relief. - Tom deprem yardımı için bağışlanan tüm parayla birlikte kaçtı.

He anonymously donated a large sum of money to the Red Cross. - O, kızılhaç'a isimsiz olarak büyük bir miktarda para bağışladı.

condone
{f} granting
{f} pardon

Pardon me for coming late. - Geç kaldığım için bağışlayın.

Tom was pardoned by the governor. - Tom vali tarafından bağışlandı.

bağışlamak
{f} grant
bağış
grant

We must not take anything for granted. - Bağışlanan hiçbir şeyi kabul etmemeliyiz.

bağışlamak
pardon
bağış
{i} donation

The Japanese Dentists Association affair is an incident concerning secret donations from the Japanese Dentists Association to Diet members belonging to the LDP. - Japon Diş Hekimleri Birliği sorunu Japon Diş Hekimleri Birliğinden LDP ye ait olan Diyet üyelerine yapılan gizli bağışlarla ilgili bir olaydır.

There is an urgent need for donations. - Bağışlara acil bir ihtiyaç vardır.

bağışlamak
{f} donate

You want to donate money, don't you? - Para bağışlamak istiyorsun, değil mi?

Tom wants to donate money. - Tom para bağışlamak istiyor.

bağışlamak
forgive
bağışlamak
bestow
bağışlamak
save
bağışlamak
absolve
bağışlamak
give away
bağış
endowment

The university's endowment has decreased steadily over the last ten years. - Üniversitenin bağışı son on yılda giderek azalmıştır.

bağışlamak
give to charity
bağışlamak
(Hukuk) to condone
bağış
(Kanun) legacy
bağış
(Ticaret) subscription
bağış
giving

I'm giving my old books away. - Eski kitaplarımı bağışlıyorum.

Instead of giving each other Christmas presents this year, we donated the amount we would have spent on presents to a charity. - Bu yıl birbirimize Noel armağanları vermek yerine hediyeler için harcayacağımız miktarı hayır kurumuna bağışladık.

bağış
charity

He contributed a lot of money to the charity. - Hayır kurumuna çok para bağışladı.

Tom donates half his salary to his favorite charity. - Tom maaşının yarısını sevdiği hayır kurumuna bağışlıyor.

bağış
beneficence
bağış
(Ticaret) concession
bağış
(Ticaret) remittance
bağışlamak
condone
bağışlamak
spare
bağışlamak
concede
bağışlamak
(Kanun) subscribe
bağış
benefaction
bağış
pitance
bağış
bestowal
bağış
offering
bağış
bounty
bağış
boon
bağışlamak
excuse
bağış
grant, donation
bağış
donative
bağış
contribution

They are collecting contributions for the church. - Kilise için bağış topluyorlar.

bağış
gift
bağış
grant, donation, charity, benefaction, largess, largesse
bağış
offer
bağış
largesse
bağış
largess
bağış
{i} benevolence
bağış
endow

We hope someone endows the new university building. - Umarım biri yeni üniversite binasına bağışta bulunur.

He endowed the college with a large sum of money. - O, üniversiteye bol miktarda para bağışladı.

bağış
pittance
bağışlamak
to excuse, forgive (someone) (for a small fault)
bağışlamak
dispense
bağışlamak
to pardon (someone); to forgive (a misdeed, a debt)
bağışlamak
kick in; remit
bağışlamak
hand over
bağışlamak
to spare, refrain from killing (someone); to spare (someone's life)
bağışlamak
endow
bağışlamak
have mercy
bağışlamak
to donate (something) to; to grant (something) to
bağışlamak
to forgive, to pardon, to excuse; to absolve; to give, to donate, to grant, to bestow; to spare (another's life)
bağışlamak
Christianity to absolve, pardon
bağışlamak
hand out
bağışlamak
{f} kick in
bağışlamak
{f} instate
bağışlamak
{f} remit
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение bağışla в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Bağış
(Osmanlı Dönemi) İKRAM
Bağışlamak
unutmak
Bağışlamak
hibe etmek
Bağışlamak
affetmek
bağış
Hibe, teberru
bağış
Bağışlama işi veya biçimi
bağış
Bağışlanan şey, hibe, teberru
bağışlamak
Herhangi bir kötü davranış için ceza vermekten vazgeçmek, affetmek: "Çocuk elindeki çiçek demetini kumandanın ayağı altına atarak: -Babamı bağışlayınız diyordu."- F. R. Atay
bağışlamak
Deyimlerde "Tanrı esirgesin, ayırmasın" gibi anlamlarda kullanılır
bağışlamak
Bir mal veya hakkı karşılık beklemeden birine vermek, teberru etmek
bağışlamak
Görevden çekmek, almak
bağışlamak
Herhangi bir kötü davranış için ceza vermekten vazgeçmek, affetmek
bağışlamak
mağfiret etmek
bağışla
Избранное