If you agree to become an organ donor, you may help save someone's life.
- Organ bağışçısı olmayı kabul edersen, birinin yaşamını kurtarmasına yardım edebilirsin.
Tom is a regular blood donor.
- Tom düzenli bir kan bağışçısı.
We must not take anything for granted.
- Bağışlanan hiçbir şeyi kabul etmemeliyiz.
We've received just over 3,000 dollars in donations so far.
- Şimdiye kadar bağışlarda sadece 3,000 doların üzerinde aldık.
The Japanese Dentists Association affair is an incident concerning secret donations from the Japanese Dentists Association to Diet members belonging to the LDP.
- Japon Diş Hekimleri Birliği sorunu Japon Diş Hekimleri Birliğinden LDP ye ait olan Diyet üyelerine yapılan gizli bağışlarla ilgili bir olaydır.
The university's endowment has decreased steadily over the last ten years.
- Üniversitenin bağışı son on yılda giderek azalmıştır.
I'm giving my old books away.
- Eski kitaplarımı bağışlıyorum.
Instead of giving each other Christmas presents this year, we donated the amount we would have spent on presents to a charity.
- Bu yıl birbirimize Noel armağanları vermek yerine hediyeler için harcayacağımız miktarı hayır kurumuna bağışladık.
Tom contributed a lot of money to the charity.
- Tom yardım kurumuna çok para bağışladı.
How much money did Tom donate to charity last year?
- Tom geçen yıl hayır için ne kadar bağış yaptı?
They are collecting contributions for the church.
- Kilise için bağış topluyorlar.
She is endowed with beauty.
- Güzellik ona bağışlanmış.
The university's endowment has decreased steadily over the last ten years.
- Üniversitenin bağışı son on yılda giderek azalmıştır.