bırakın

listen to the pronunciation of bırakın
Турецкий язык - Английский Язык
cheese it
An imperative used as a warning to stop, hide, or flee
{ü} look out, be careful, watch it (warning of danger)
bırak
drop out

Unfortunately, I had to drop out of college because I couldn't afford the tuition. - Maalesef okul ücretini göze alamadığım için üniversiteyi bırakmak zorunda kaldım.

Did Tom ever tell you why he decided to drop out of school? - Tom neden okulu bırakmaya karar verdiğini sana hiç söyledi mi?

bırak
forgone
bırak
(Konuşma Dili) cheese it
bırak
(Bilgisayar) drop

I dropped out of school when I was in the 7th grade. - Yedinci sınıftayken okulu bıraktım.

Tom dropped out of the tournament. - Tom turnuvayı bıraktı.

bırak
(Bilgisayar) dismiss
bırak
let him have his say
bırak
let it be
bırak
{f} releasing

We're releasing all the sentences we collect under the Creative Commons Attribution license. - Topladığımız tüm cümleleri Creative Commons Attribution lisansı altında serbest bırakıyoruz.

I'm releasing the prisoners. - Tutukluları serbest bırakıyorum.

bırak
{f} quitted
bırak
relinquish
bırak
{f} relinquishing
bırak
quit

How can I quit this job? - Bu işi nasıl bırakabilirim?

I quit my job and moved so I could start off with a clean slate. - Maziye sünger çekip yeniden başlamak için işimi bıraktım ve taşındım.

bırak
let out
bırak
let alone

I was too exhausted to think, let alone study. - Bırak ders çalışmayı, düşünmek için bile bitik durumdaydım.

I can't even walk, let alone run. - Koşmayı bırak, yürüyemiyorum bile.

bırak
let alone şöyle dursun
bırak
chuck it!
bırak
stop it

I should've tried to stop it. - Onu bırakmayı denemeliydim.

bırak
cut it out!
bırak
drop it!

We've been talking about this for hours. Can we just drop it? - Bunun hakkında saatlerdir konuşuyoruz. Bırakabilir miyiz?

bırak
unhand
bırak
forgo

After the interruption I went back to my reading but forgot where I'd left off. - Kesintiden sonra tekrar okumaya döndüm ama nerede bıraktığımı unuttum.

Tom forgot where he left his umbrella. - Tom şemsiyesini nereye bıraktığı unuttu.

bırak
cut it out
bırak
forwent
bırak
maroon
bırak
chuck it
bırak
foregoing
bırak
{f} drop it

We've been talking about this for hours. Can we just drop it? - Bunun hakkında saatlerdir konuşuyoruz. Bırakabilir miyiz?

bırakın
Избранное