Tom has just been released from prison.
- Tom hapishaneden bırakıldı.
Tom was released from the hospital last month.
- Tom geçen ay hastaneden bırakıldı.
Do you really want to drop out of high school?
- Liseyi bırakmayı gerçekten istiyor musun?
Tom had to drop out from college because he couldn't afford tuition.
- Tom okul ücretini ödeyemediği için üniversiteyi bırakmak zorunda kaldı.
I'll drop you off at the station.
- Seni arabayla İstasyona bırakacağım.
Tom dropped out of the tournament.
- Tom turnuvayı bıraktı.
I'm releasing the prisoners.
- Tutukluları serbest bırakıyorum.
We're releasing all the sentences we collect under the Creative Commons Attribution license.
- Topladığımız tüm cümleleri Creative Commons Attribution lisansı altında serbest bırakıyoruz.
I've quit using French with you.
- Seninle Fransızca kullanmayı bıraktım.
How can I quit this job?
- Bu işi nasıl bırakabilirim?
He can't run his own family, let alone a nation!
- Bırak bir ulusu, o kendi ailesini idare edemez.
I can't even walk, let alone run.
- Koşmayı bırak, yürüyemiyorum bile.
I should've tried to stop it.
- Onu bırakmayı denemeliydim.
We've been talking about this for hours. Can we just drop it?
- Bunun hakkında saatlerdir konuşuyoruz. Bırakabilir miyiz?
After the interruption I went back to my reading but forgot where I'd left off.
- Kesintiden sonra tekrar okumaya döndüm ama nerede bıraktığımı unuttum.
Tom forgot to release the brake.
- Tom freni bırakmayı unuttu.
We've been talking about this for hours. Can we just drop it?
- Bunun hakkında saatlerdir konuşuyoruz. Bırakabilir miyiz?