bıkmış

listen to the pronunciation of bıkmış
Турецкий язык - Английский Язык
sick of

Tom was sick of his job. - Tom işinden bıkmıştı.

Tom was a bitter old man who was sick of life. - Tom hayattan bıkmış sert yaşlı bir adamdı.

fed up with

Linda was fed up with Dan's constant abuse. - Linda, Dan'in sürekli tacizlerinden bıkmıştı.

Tom was fed up with waiting for Mary. - Tom Mary'yi beklemekten bıkmıştı.

weary
out of conceit with
weary of
tired of

He's just tired of waiting. - O sadece beklemekten bıkmış.

The maid was totally tired of her household routine. - Hizmetçi ev rutininden tamamen bıkmıştı.

{s} done
bıkmış olarak
disgustedly
bıkmış usanmış
browned off
herşeyden bıkmış
blase
yaşamaktan bıkmış
world weary
bıkmış
Избранное