A growing child requires more food.
- Büyüyen bir çocuk daha fazla gıda gerektirir.
There are many trees growing in front of the library.
- Kütüphanenin önünde büyüyen bir sürü ağaç var.
Houston is a huge, sprawling city.
- Houston kocaman, büyüyen bir şehir.
I'll use magic on him and turn him into a frog.
- Ona büyü yapacağım ve bir kurbağaya çevireceğim.
The magician's tricks surprised us.
- Büyücünün hileleri bizi şaşırttı.
There is sorcery behind this, said a sinister voice coming from the crowd.
- Kalabalıktan gelen uğursuz bir ses Bunun arkasında büyücülük var dedi.
Tom had a coughing spell.
- Tom'un öksürük büyüsü vardı.
The spell was broken and the pig turned into a man.
- Büyü bozuldu ve domuz, bir adama dönüştü.
They were all charmed by her song.
- Onların hepsi onun şarkısı tarafından büyülendi.
She is a charming woman.
- O büyüleyici bir kadındır.
Studying languages is my biggest fascination and hobby.
- Dil öğrenmek benim en büyük tutkum ve hobimdir.
You need several wizards to enchant the necklace.
- Kolyeyi büyülemek için birkaç sihirbaza ihtiyacın var.
Mary's explanations enchanted me and desolated me all at once.
- Mary'nin açıklamaları beni büyüledi ve birdenbire beni üzdü.
She liked to read about witchcraft.
- O, büyücülükle ilgili şeyler okumayı seviyordu.
Mary was accused of practicing witchcraft.
- Mary, büyü uygulama konusunda suçlanıyordu.
Tom is a practitioner in the black arts.
- Tom bir kara büyü uygulayıcısıdır.
I want to be a pilot when I grow up.
- Büyüdüğüm zaman bir pilot olmak istiyorum.
Where in Japan did you grow up?
- Japonya'da nerede büyüdünüz?
Sandra has grown up to be a beautiful woman.
- Sandra büyüdüğünde güzel bir kadın oldu.
His children have grown up.
- Onun çocukları büyüdü.
I want to be a pilot when I grow up.
- Büyüdüğüm zaman bir pilot olmak istiyorum.
Our international sales continue to grow, bringing the name of Toyo Computer into businesses world-wide.
- Uluslararası satışlarımız büyümeye, Toyo Computer adını dünya çapında iş dünyasına getirmeye devam ediyor.
This fantasy book is a succession of really flashy magical spells and that makes it boring instead.
- Bu fantezi kitap gösterişli çok güzel büyülerin bir birbirini izlemesidir ve onun yerine bu onu sıkıcı yapar.
Tom has a lot of dizzy spells.
- Tom'un birçok baş döndürücü büyüleri vardır.
Tom is a practitioner in the black arts.
- Tom bir kara büyü uygulayıcısıdır.
She's a glamorous girl.
- O büyüleyici bir kız.
There's a big bottle of aspirin in the medicine cabinet.
- Ecza dolabında büyük bir şişe aspirin var.
Grandmother believes that Chinese medicines are the best.
- Büyükanne, Çin ilaçlarının en iyi olduğuna inanıyor.
He is one of the greatest artists in Japan.
- Japonya'daki en büyük sanatçılardan biridir.
He is such a great artist that we all admire.
- O öyle büyük bir sanatçı ki hepimiz ona hayranız.