büyütülmüş

listen to the pronunciation of büyütülmüş
Турецкий язык - Английский Язык
extended
larger than life
magnified
raised by
dropped
büyü
magic

I'll use magic on him and turn him into a frog. - Ona büyü yapacağım ve bir kurbağaya çevireceğim.

The magician's tricks surprised us. - Büyücünün hileleri bizi şaşırttı.

büyü
{i} sorcery

There is sorcery behind this, said a sinister voice coming from the crowd. - Kalabalıktan gelen uğursuz bir ses Bunun arkasında büyücülük var dedi.

büyü
spell

This fantasy book is a succession of really flashy magical spells and that makes it boring instead. - Bu fantezi kitap gösterişli çok güzel büyülerin bir birbirini izlemesidir ve onun yerine bu onu sıkıcı yapar.

Her beauty cast a spell over him. - Onun güzelliği onu büyüledi.

büyü
charm

They sat still as if they were charmed by the music. - Onlar sanki müzikten büyülenmiş gibi sessiz oturdular.

She is a charming woman. - O büyüleyici bir kadındır.

büyü
fascination

Studying languages is my biggest fascination and hobby. - Dil öğrenmek benim en büyük tutkum ve hobimdir.

büyü
enchant

The wizard enchants the castle, protecting it from harm. - Sihirbaz zarardan korumak için şatoyu büyülüyor.

She was enchanted by his little laugh. - Onun küçük kahkahasıyla büyülenmişti.

büyü
occultism
büyü
weird
büyü
conjure
büyü
theurgy
büyü
crescere
büyü
voodoo
büyü
{i} witchcraft

Mary was accused of practicing witchcraft. - Mary, büyü uygulama konusunda suçlanıyordu.

The pentagram is an important symbol in witchcraft. - Beş köşeli yıldız büyücülükte önemli bir semboldür.

büyü
conjuration
büyü
voodooism
büyü
incantation
büyü
bewitchment
büyü
enchantment
büyü
black art

Tom is a practitioner in the black arts. - Tom bir kara büyü uygulayıcısıdır.

büyü
hex
büyü
grow up

You must not smoke till you grow up. - Büyüyünceye kadar sigara içmemelisin.

I want to be a pilot when I grow up. - Büyüdüğüm zaman bir pilot olmak istiyorum.

büyü
sortilege
büyü
{f} grown up

His children have grown up. - Onun çocukları büyüdü.

Tom can see the many weeds that had grown up around the house. - Tom evin etrafında büyümüş olan pek çok yabani otları görebiliyor.

büyü
bewitchery
büyü
grow

My baby is also eight months old, is healthy and is growing by leaps and bounds. - Ayrıca,bebeğim sekiz aylık,sağlıklı ve çabucak büyüyor.

Our international sales continue to grow, bringing the name of Toyo Computer into businesses world-wide. - Uluslararası satışlarımız büyümeye, Toyo Computer adını dünya çapında iş dünyasına getirmeye devam ediyor.

büyü
spells

Tom has a lot of dizzy spells. - Tom'un birçok baş döndürücü büyüleri vardır.

I don't believe in spells and charms. - Büyülere ve cazibelere inanmıyorum.

büyü
put spell
annesinin terkettiği elde büyütülmüş
pertaining to a young animal abandoned by its mother and raised by humans
annesinin terkettiği elde büyütülmüş
cade
büyü
hoodoo
büyü
the black art

Tom is a practitioner in the black arts. - Tom bir kara büyü uygulayıcısıdır.

büyü
magic, spell, incantation, sorcery, charm
büyü
(hint) Maya
büyü
glamor

She's a glamorous girl. - O büyüleyici bir kız.

büyü
witchery
büyü
medicine

There's a big bottle of aspirin in the medicine cabinet. - Ecza dolabında büyük bir şişe aspirin var.

Grandmother believes that Chinese medicines are the best. - Büyükanne, Çin ilaçlarının en iyi olduğuna inanıyor.

büyü
romance
büyü
glamour [Brit.]
büyü
obeah
büyü
witching
büyü
{i} glamour
büyü
art

Music and art can greatly contribute to the enjoyment of life. - Müzik ve sanat, yaşam zevkine çok büyük ölçüde katkıda bulunabilirler.

He is one of the greatest artists in Japan. - Japonya'daki en büyük sanatçılardan biridir.

büyü
burgeon
kafesle büyütülmüş meyve ağacı
espalier
nazlı büyütülmüş
spoilt
özenle büyütülmüş şey
nurseling
özenle büyütülmüş şey
nursling
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение büyütülmüş в Турецкий язык Турецкий язык словарь

BÜYÜ
(Osmanlı Dönemi) Cin gibi manevî varlıklar aracılığı ile insan veya başka varlıklar üzerinde etki meydana getirme işi. Dinimiz büyücülerin şerrinden, kötülüklerinden Allah'a sığınmamızı emreder. Müslüman büyücülük yapmaz
büyü
Karşı durulmaz güçlü etki: "Ondan tüten görünmez bir büyünün içinde titriyorum."- Y. Z. Ortaç
büyü
Tabiat kanunlarına aykırı sonuçlar elde etmek iddiasında olanların başvurdukları gizli işlem ve davranışlara verilen genel ad, afsun, sihir, füsun, bağı: "Akkız Ana, Hasan'a gönül vermenin bir büyü olduğunu, ne kadar anlatmışsa da kâr etmemiş."- H. E. Adıvar
büyü
Karşı durulmaz güçlü etki
büyütülmüş
Избранное