My brother is as large as I.
- Erkek kardeşim, ben kadar büyük.
After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
- Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
Sometimes, Grandma is more dangerous than the KGB.
- Bazen büyükanneler, KGB'den daha tehlikelidir.
It was my grandfather that told me that story.
- O hikayeyi bana anlatan büyükbabamdı.
My house needs major repairs.
- Evimin büyük onarımlara ihtiyacı var.
I think that it likely that there was a major fault in the lookout.
- Gözetlemede muhtemelen büyük bir hata olduğunu zannediyorum.
An integer is natural if and only if it is greater or equal to 0.
- Eğer tamsayı sadece sıfırdan büyük veya eşit ise tamsayı doğaldır.
India was governed by Great Britain for many years.
- Hindistan uzun yıllar boyunca Büyük Britanya tarafından yönetildi.
This is the biggest hotel in this city.
- O bu şehirdeki en büyük oteldir.
Twitter is among the biggest enemies of Islam.
- Twitter İslâm'ın en büyük düşmanları arasındadır.
Those shadows appeared in a way like giant dinosaurs, with a long neck and a very big jaw without teeth.
- Bir bakıma uzun boyunlu ve dişsiz çok büyük çenesi olan dev dinozorlar gibi şu görüntüler ortaya çıktı.
These days, the lion's share usually means the biggest share; but not so long ago, it meant all of it.
- Bu günlerde, aslan payı genellikle en büyük pay anlamına gelmektedir; fakat çok geçmeden önce onun hepsi anlamına geliyordu.
There is a wide gap in the opinions between the two students.
- İki öğrenci arasında fikirlerde büyük bir uçurum vardır.
Sentences begin with a capital letter.
- Cümleler büyük harfle başlar.
Write your name in capitals.
- Adını büyük harflerle yaz.
A big title does not necessarily mean a high position.
- Büyük bir unvan mutlaka yüksek bir görev anlamına gelmez.
His essay gave only a superficial analysis of the problem, so it was a real surprise to him when he got the highest grade in the class.
- Onun denemesi, sorunun sadece yüzeysel bir analizini yaptı, bu yüzden sınıfta en yüksek notu aldığında ona gerçekten büyük bir sürpriz olmuştu.
Tom's grandmother looks healthy.
- Tom'un büyükannesi sağlıklı görünüyor.
My grandfather is very healthy.
- Büyük babam çok sağlıklı.
Care has made her look ten years older.
- Bakım onun görünüşünü on yaş büyük yaptı.
He looks older than my brother.
- O benim erkek kardeşimden daha büyük görünüyor.
The largest muscle in the human body is the gluteus maximus.
- İnsan vücudundaki en büyük kas gluteus maximus'tur.
My elder daughter Magdalena is like an angel.
- Büyük kızım Magdalena bir melek gibidir.
My elder son is Lech Zaręba.
- En büyük oğlum Lech Zaręba'dır.
These presents are really bulky.
- Bu hediyeler gerçekten büyük.
This box is too bulky to carry.
- Bu kutu taşımak için çok fazla büyüktür.
He was big and handsome.
- O, büyük ve yakışıklıydı.
Tatoeba is a mini-LibriVox, it just needs to be written before the large-scale reading aloud would start.
- Tatoeba bir mini-LibriVox'tur. O, yüksek sesle büyük ölçekli okuma başlamadan önce sadece yazılması gerekiyor.
Tom doesn't have much interest in outdoor sports.
- Tom, açık hava sporlarına büyük ilgi duymuyor.
My grandmother used to go out for a walk almost every day, but now she seldom, if ever, goes out.
- Büyükannem hemen hemen her gün bir yürüyüş için dışarı çıkardı fakat şimdi o nadiren, kırk yılda bir, dışarı çıkar.
He lives in an enormous house.
- O, çok büyük bir evde yaşar.
The damage from the typhoon was enormous.
- Tayfundan gelen hasar büyüktü.
He lives in a huge house.
- O, büyük bir evde yaşıyor.
The huge building seemed to touch the sky.
- Büyük bina gökyüzüne dokunacak gibi görünüyordu.
He gave a party on a large scale.
- O büyük ölçekte bir parti verdi.
It is hoped that this new policy will create jobs on a large scale.
- Bu yeni politikanın büyük ölçekli işler yaratacağı umuluyor.
Suddenly the eldest daughter spoke up, saying, I want candy.
- En büyük kız şeker istiyorum diyerek birdenbire konuştu.
Fatima is the eldest student in our class.
- Fatma sınıfımızdaki en büyük öğrencidir.
In Japan, there is no lake bigger than Lake Biwa.
- Japonya'da, Biwa gölünden daha büyük bir göl yoktur.
Beijing is bigger than Rome.
- Pekin, Roma'dan daha büyüktür.
My father was an ambitious man and would drink massive amounts of coffee.
- Babam hırslı bir adamdı ve büyük miktarda kahve içerdi.
Layla never realized there was a ranch that size.
- Leyla o büyüklükte bir ahır olduğunu fark etmemişti.
There are about 500 cattle on the ranch.
- Çiftlikte yaklaşık 500 büyükbaş hayvan var.
My grandmother is the oldest in this town.
- Büyükannem bu kasabada en yaşlıdır.
How old is your oldest son?
- En büyük erkek evladın kaç yaşında?
Tom's grandfather was a signal officer in the army.
- Tom'un büyükbabası orduda bir muhabere subayıydı.
You must be more careful to avoid making a gross mistake.
- Büyük bir hata yapmaktan kaçınmak için daha dikkatli olmalısın.
Sometimes, Grandma is more dangerous than the KGB.
- Bazen büyükanneler, KGB'den daha tehlikelidir.
My grandmother can ride a motorcycle, and what's more, a bicycle.
- Büyükannem bir motosiklet sürebilir, ve dahası bir bisikleti de.
Tom won a sizable amount of money.
- Tom oldukça büyük bir miktarda para kazandı.
The stability of Chinese economy is substantially overestimated.
- Çin ekonomisinin istikrarı büyük ölçüde abartılmıştır.
Tom is taking a tremendous chance.
- Tom çok büyük bir risk alıyor.
The earthquake created a tremendous sea wave.
- Deprem büyük bir deniz dalgası yarattı.
The earthquake caused considerable damage.
- Deprem, büyük ölçüde hasara yol açtı.
Tom's experience attracted considerable attention.
- Tom'un deneyimi büyük ilgi gördü.
Write your name in capitals.
- Adını büyük harflerle yaz.
You must begin a sentence with a capital letter.
- Cümleye büyük harfle başlamalısın.
Every sentence that starts with I'm not racist, but is likely to be very racist indeed.
- Irkçı değilim, ama ile başlayan her cümle aslında büyük ihtimalle çok ırkçıdır.
Jane is very likely to come.
- Jane büyük ihtimalle gelecek.
I think Tom is the one most likely to win the race.
- Tom'un büyük ihtimalle yarışı kazanacak kişi olduğunu düşünüyorum
Which team is the most likely to win the championship?
- Hangi takım büyük ihtimalle şampiyonluğu kazanacak?
Beer is sold by the pint.
- Bira büyük bira bardağı ile satılır.
He will probably fail.
- O büyük olasılıkla başarısız olacak.
Tom was probably right.
- Tom büyük olasılıkla haklıydı.
I've pretty much gotten over it.
- Onu büyük ölçüde aştım.
Tom pretty much forgot about the meeting.
- Tom toplantıyı büyük ölçüde unuttu.
This magazine is available in any big city in Japan.
- Bu dergi Japonya'daki herhangi bir büyük şehirde mevcut.
What is the difference between a bookshop in a small town and in a big city?
- Küçük şehirdekiyle büyük şehirdeki kitapçı arasındaki fark nedir?
The stability of Chinese economy is substantially overestimated.
- Çin ekonomisinin istikrarı büyük ölçüde abartılmıştır.
I think that's highly unlikely.
- Sanırım o büyük ölçüde mümkün değil.
Write your name in capital letters.
- Adınızı büyük harflerle yazın.
Sentences begin with a capital letter.
- Cümleler büyük harfle başlar.
Most probably, she'll come.
- O, büyük ihtimalle gelecek.
Most probably, he'll come.
- O, büyük ihtimalle gelecek.
It is hoped that this new policy will create jobs on a large scale.
- Bu yeni politikanın büyük ölçekli işler yaratacağı umuluyor.
He was ambassador to the United Nations.
- Birleşmiş Milletlerin büyük elçisiydi.
He's the ambassador to Haiti.
- O, Haiti büyük elçisidir.
Welcome to the big leagues.
- Büyük liglere hoş geldiniz.
I was in Boston most of last summer.
- Geçen yazın büyük bölümünde Boston'daydım.
The actor was on the stage for most of the play.
- Aktör oyunun büyük bölümünde sahnedeydi.
Write your name in capitals.
- Adını büyük harflerle yaz.
Write the alphabet in capitals.
- Alfabeyi büyük harflerle yazın.
Tom isn't very likely to know where Mary keeps her address book.
- Tom Mary'nin adres defterini nerede sakladığını büyük ihtimalle bilmiyor.
Tom isn't very likely to come.
- Tom büyük ihtimalle gelmeyecek.
My success was largely due to luck.
- Başarım büyük ölçüde şanstan dolayı idi.
One's lifestyle is largely determined by money.
- Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.