A renowned tactician, Christopher Columbus once downed an entire pirate fleet by stealing all of their fruits and vegetables, thus giving them scurvy.
- Bir ünlü taktisyen, Christopher Columbus bir zamanlar onların tüm sebze ve meyvelerini çalarak, böylece onlara iskorbüt vererek tüm korsan filosunu yok etti,
The families of the factory workers need schools, hospitals, and stores, so more people come to live in the area to provide these services, and thus a city grows.
- Fabrika işçilerinin aileleri okul, hastane ve mağazalara ihtiyaç duyar; böylece bu hizmetleri sağlayacak daha fazla insan yaşamak için bu bölgeye gelir ve de bir şehir oluşur.
How dare you speak to me like that?
- Sen benimle nasıl böyle konuşabilirsin?
I doubt that Tom would ever consider driving such a small car.
- Tom'un şimdiye kadar böyle küçük bir araba sürmeyi düşüneceğinden şüpheliyim.
He is a director, and should be treated as such.
- O bir yönetmen ve böyle muamele edilmelidir.
He is a gentleman and ought to be treated as such.
- O bir beyefendi ve böyle davranılması gerekiyor.
I am interested in getting a hat like this.
- Ben böyle bir şapka almakla ilgileniyorum.
Pollutants like this derive mainly from the combustion of fuel in car engines.
- Böyle kirleticiler çoğunlukla otomobil motorlarındaki yakıt tüketiminden kaynaklanmaktadır.
Was there such a thing?
- Böyle bir şey var mıydı?
I've never seen such a wonderful sunset.
- Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim.
I've never seen such a wonderful sunset.
- Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim.
I am surprised that she refused such a good offer.
- Onun böyle güzel bir teklifi reddetmesine şaşırdım.
I am interested in getting a hat like this.
- Ben böyle bir şapka almakla ilgileniyorum.
This is how I learned English.
- İşte ben İngilizce'yi böyle öğrendim.
Who would do something like that?
- Böyle bir şeyi kim yapardı?
He must be a fool to talk like that.
- Böyle konuşmak için aptal olmalı.
Can you think of anyone who would want to do this kind of thing?
- Böyle bir şeyi yapmak isteyecek birini düşünebiliyor musun?
I've done this kind of thing before.
- Böyle şeyleri daha önce de yaptım.