Who that believes in God would do such a thing?
- Allah'a inanan kim böyle bir şey yapardı?
I am surprised that she refused such a good offer.
- Onun böyle güzel bir teklifi reddetmesine şaşırdım.
He is a scholar, and ought to be treated as such.
- O bir bilim adamı ve ona böyle davranılmalı.
He is a gentleman and ought to be treated as such.
- O bir beyefendi ve böyle davranılması gerekiyor.
Pollutants like this derive mainly from the combustion of fuel in car engines.
- Böyle kirleticiler çoğunlukla otomobil motorlarındaki yakıt tüketiminden kaynaklanmaktadır.
I am interested in getting a hat like this.
- Ben böyle bir şapka almakla ilgileniyorum.
We must consider the question of whether we can afford such huge sums for armaments.
- Böylesine büyük bir silahlanma için paramızın olup olmadığı sorusunu göz önüne almalıyız.
Was there such a thing?
- Böyle bir şey var mıydı?
I've done this kind of thing before.
- Böyle şeyleri daha önce de yaptım.
We used to think that was why this kind of thing happened.
- Eskiden böyle şeylerin bu sebepten olduğunu zannederdik.
Pollutants like this derive mainly from the combustion of fuel in car engines.
- Böyle kirleticiler çoğunlukla otomobil motorlarındaki yakıt tüketiminden kaynaklanmaktadır.
In a dictionary like this one there should be at least two sentences with fridge.
- Böyle bir sözlükte buzdolabı ile ilgili en az iki cümle olmalıdır.
The families of the factory workers need schools, hospitals, and stores, so more people come to live in the area to provide these services, and thus a city grows.
- Fabrika işçilerinin aileleri okul, hastane ve mağazalara ihtiyaç duyar; böylece bu hizmetleri sağlayacak daha fazla insan yaşamak için bu bölgeye gelir ve de bir şehir oluşur.
Thus they decided that I was innocent.
- Böylece masum olduğuma karar verdiler.
We all wondered why she had dumped such a nice man.
- Hepimiz onun böyle iyi bir adamı niye terk ettiğini merak ettik.
I am surprised that she refused such a good offer.
- Onun böyle güzel bir teklifi reddetmesine şaşırdım.
Not all teachers behave like that.
- Bütün öğretmenler böyle davranmaz.
How dare you speak to me like that?
- Sen benimle nasıl böyle konuşabilirsin?
From now on, we'll do it this way.
- Artık bundan böyle bunu bu şekilde yapacağız.
From now on, let's keep in touch.
- Bundan böyle, görüşelim.
Rain or shine, the postman delivers the mail.
- Öyle ya da böyle, postacı postayı dağıtır.
Tom intends to go, rain or shine.
- Öyle ya da böyle, Tom'un gitmeye niyeti var.