Twitter kuşu kötüdür.
- The Twitter bird is evil.
Kendi görüşüme göre, Twitter kuşu dünyamızdaki en kötü kuştur.
- In my opinion, Twitter bird is the most evil bird in our world.
Evlilik,eğer insan gerçekle yüz yüze kalacaksa bir beladır fakat gerekli bir bela.
- Marriage, if one will face the truth, is an evil, but a necessary evil.
Onu yalnız bırak, seni uğursuz piç!
- Leave him alone, you evil bastard!
İyi kötü karşısında her zaman kazanır.
- Good always wins over evil.
Evlilik,eğer insan gerçekle yüz yüze kalacaksa bir beladır fakat gerekli bir bela.
- Marriage, if one will face the truth, is an evil, but a necessary evil.
He lied to me. That is why I am angry with him.
- Er hat mich angelogen. Deswegen bin ich böse auf ihn.
If she had told me the truth, I wouldn't be angry.
- Wenn sie mir die Wahrheit gesagt hätte, wäre ich jetzt nicht böse.
The good I would, I do not: the evil I would not, that I do.
- Ich tue nicht das Gute, das ich will, sondern das Böse, das ich nicht will.