That crisis threatened to split the nation in two.
- O kriz milleti ikiye bölünmekle tehdit etti.
Mother divided the cake into eight pieces.
- Anne pastayı sekiz parçaya böldü.
Tom divided the pie into three equal parts.
- Tom pastayı üç eşit parçaya böldü.
The playground is divided into three areas by white lines.
- Oyun alanı, beyaz çizgiler tarafından üçe bölünmüş.
The equator divides the globe into two hemispheres.
- Ekvator dünyayı iki yarımküreye böler.
Terrorism is the most important factor for the division of a country and the creation of autonomous regions.
- Terörizm, bir ülkenin bölünmesi ve ayrılıkçı bölgelerin oluşumu için en önemli faktördür.
There were Jews in Arab countries before the partition of Palestine.
- Arap ülkelerinde Filistin'in bölünmesinden önce Yahudiler vardı.
We'd like to split it. Could you bring it to us on two plates?
- Onu bölmek istiyoruz.Bize onu iki tabakta getirir misin?
Let's split the reward fifty-fifty.
- Ödülü yarı yarıya bölüşelim.
That crisis threatened to split the nation in two.
- O kriz milleti ikiye bölünmekle tehdit etti.
Helen's forum experienced an irreconcilable schism over whether to use one or two oven mitts.
- Helen'in forumu bir veya iki fırın eldiveni kullanılıp kullanılmayacağı üzerine uzlaşmaz bir bölünme yaşadı.