I gave it up after my father had given me a good scolding.
- Babam beni iyi bir azarladıktan sonra ondan vazgeçtim.
I didn't feel like scolding her for being late.
- Geç kaldığı için canım onu azarlamak istemedi.
He took it for an implied rebuke.
- Anlaşilan onu bir azarlama zannetti.
Mr. Jones reprimanded me for falling asleep during class.
- Bay Jones ders esnasında uyuduğum için beni azarladı.
The manager reprimanded the man by pounding on the table.
- Müdür masaya vurarak adamı azarladı.