I was not scolding you.
- Ben seni azarlamıyordum.
I didn't feel like scolding her for being late.
- Geç kaldığı için canım onu azarlamak istemedi.
He took it for an implied rebuke.
- Anlaşilan onu bir azarlama zannetti.
Mr. Jones reprimanded me for falling asleep during class.
- Bay Jones ders esnasında uyuduğum için beni azarladı.
The director reprimanded you.
- Yönetmen seni azarladı.
He is getting better bit by bit.
- O, azar azar iyileşiyor.