The population of this country is gradually diminishing.
- Bu ülkenin nüfusu giderek azalmaktadır.
That custom is on the decrease.
- O gelenek azalmaktadır.
The population of the town decreases year by year.
- Şehrin nüfusu yıldan yıla azalmaktadır.
The population of this country is gradually diminishing.
- Bu ülkenin nüfusu giderek azalmaktadır.
That custom is on the decrease.
- O gelenek azalmaktadır.
It isn't strange that children decrease, too?
- Çocukların da azalması garip değil mi?
The mayor thought that he should investigate the decline in tax revenues.
- Belediye başkanı, vergi gelirlerindeki azalmanın araştırılması gerektiğini düşündü.
There's been a reduction in personnel at our factory.
- Fabrikamızdaki personelde bir azalma oldu.
The rights of every man are diminished when the rights of one man are threatened.
- Bir insanın haklarının tehdit edildiğinde, her insanın hakları azaltılır.
The war diminished the wealth of the country.
- Savaş ülkenin zenginliği azalttı.
Sales fell off in the third quarter.
- Üçüncü çeyrekte satışlar azaldı.
Production of rice has decreased.
- Pirinç üretimi azaldı.
The medicine decreased his pain.
- İlaç onun acısını azalttı.
A recent survey shows that the number of smokers is decreasing.
- Son zamanlarda yapılan bir araştırma sigara içenlerin sayısının azaldığını göstermektedir.
Japan's consumption of rice is decreasing.
- Japonya'nın pirinç tüketimi azalıyor.
The war diminished the wealth of the country.
- Savaş ülkenin zenginliği azalttı.
The rights of every man are diminished when the rights of one man are threatened.
- Bir insanın haklarının tehdit edildiğinde, her insanın hakları azaltılır.
Since 1990, methane emissions have decreased by 11%.
- 1990'dan beri metan salımları %11 oranında azalmıştır.
The medicine decreased his pain.
- İlaç onun acısını azalttı.
No cure was possible, despite the abatement of symptoms.
- Semptomlardaki azalmaya rağmen tedavisi mümkün değildi.