Poor as she was, she gave him what little money she had.
- O, fakir olmasına rağmen, sahip olduğu az miktarda parayı ona verdi.
There is little chance of his winning.
- Onun az miktarda kazanma şansı vardır.
A few years ago, our room had little furniture in it.
- Birkaç yıl önce, bizim odanın içinde az miktarda mobilya vardı.
A small amount of brandy is added to the whipped cream.
- Krem şantiye az miktarda brendi ekledi.
He would be paid a small amount of money.
- Az miktarda para ödenirdi.