Take a little nap on the sofa.
- Kanepede azıcık kestir.
We'll do a little at a time.
- Bir seferde azıcık iş yapacağım.
I gave her what little information I had.
- Sahip olduğum azıcık bilgiyi ona verdim.
She lost what little money she had.
- Sahip olduğu azıcık parasını kaybetti.
That doesn't scare me one bit.
- O beni azıcık korkutmuyor.
I'm not surprised one bit.
- Ben azıcık şaşırmadım.