Those shoes go well with this white skirt.
- Bu ayakkabılar, bu beyaz etekle iyi gider.
The muddy road has ruined my new shoes.
- Çamurlu yol, yeni ayakkabılarımı mahvetti.
I don't really understand footwear.
- Gerçekten ayakkabıları anlamıyorum.
She was wearing pumps.
- O dans ayakkabıları giyiyordu.
There have been a lot of complaints about the high prices at the pumps.
- Topuklu ayakkabılarda yüksek fiyatlar hakkında bir sürü şikayetler vardı.
My shoelace got caught in the escalator.
- Benim ayakkabı bağcığım yürüyen merdivene takıldı.
Tom manages a shoe store.
- Tom bir ayakkabı mağazası yönetiyor.
I went to a shoe store yesterday.
- Dün bir ayakkabı mağazasına gittim.
The cobbler is looking for a new anvil.
- Ayakkabı tamircisi yeni bir örs arıyor.
A cobbler is also known as a shoemaker.
- Bir ayakkabı tamircisi de bir ayakkabıcı olarak bilinir.
Susan shined her father's shoes.
- Susan babasının ayakkabılarını parlattı.
Can you repair these shoes?
- Bu ayakkabıları tamir edebilir misin?
I need a new pair of sneakers.
- Benim yeni bir çift spor ayakkabıya ihtiyacım var.
Tom put his new sneakers in his bag.
- Tom yeni spor ayakkabısını çantasına koydu.