Soruyu bir süre düşünüp taşındı.
- She pondered the question for a while.
O, bir süre orada durdu.
- He stood there for a while.
Bu paketleri kısa bir süreliğine bırakmak istiyorum.
- I want to leave these packages for a while.
Erkek kardeşi bir süredir kayıp.
- His brother has been missing for a while now.
Ben bir süredir buradayım.
- I've been here for a while.
Bir süre için gitmiş olabilirim.
- I may be gone for a while.
Bir süre için gitmiş olabilirim.
- I might be gone for a while.