aware that one lives, feels, and thinks

listen to the pronunciation of aware that one lives, feels, and thinks
Английский Язык - Турецкий язык

Определение aware that one lives, feels, and thinks в Английский Язык Турецкий язык словарь

conscious
bilinçli

Onun kabalığı tesadüfi değil bilinçliydi. - His rudeness was conscious, not accidental.

Güçlükle nefes alıyordu ama o bilinçliydi. - He was breathing with difficulty, but he was conscious.

conscious
{s} kasti
conscious
kasıtlı
conscious
(Tıp) şuur

Tom yeniden şuur kazanmadı. - Tom hasn't regained consciousness.

conscious
şuuru yerinde
conscious
ayık
conscious
bilincinde

Onun varlığının bilincinde değildim. - I was not conscious of his presence.

Savaşçı hem gücünün hem de zayıflığının bilincindedir. - The warrior is conscious of both his strength and his weakness.

conscious
kendinde
conscious
farkında

Bana bakan adamın farkında değildim. - I was not conscious of a man looking at me.

Onun varlığının farkındaydı. - He was conscious of her presence.

conscious
(sıfat) bilinçli, farkında, kasti, uyanık, bilinciyle, kastiyle; inançlı
conscious
bilinçle

Belgesel, yoksulların durumu hakkında bilinçlendirmek demektir. - The documentary is meant to raise consciousness about the plight of the poor.

conscious
şuurla
conscious
vukuflu
conscious
{s} kastiyle
conscious
{s} bilinciyle
conscious
{s} farkında olan
conscious
{s} uyanık
Английский Язык - Английский Язык
conscious
aware that one lives, feels, and thinks

    Расстановка переносов

    a·ware that one lives, feels, and thinks

    Произношение

Избранное