The attorney has strong evidence that she is innocent.
- Onun masum olduğuna dair avukatın güçlü kanıtları var.
He trusted his defense attorney.
- O savunma avukatına güvendi.
Where can I get hold of a good tax lawyer?
- Nereden iyi bir vergi avukatı bulabilirim?
Jim isn't a lawyer, but a doctor.
- Jim bir avukat değil fakat bir doktordur.
Tom isn't very good at playing the devil's advocate.
- Tom şeytanın avukatını oynamada çok iyi değildir.
Tom played the role of devil's advocate at the brainstorming meeting.
- Tom, beyin fırtınası toplantısında şeytanın avukatı rolünü oynadı.
I asked the solicitor to make out my will.
- Avukattan vasiyetimi yazmasını rica ettim.
I'll let you know my decision after I have consulted my solicitor.
- Ben, benim avukatıma danıştıktan sonra, kararımı bildireceğim.
She practised as a barrister for many years.
- O yıllarca bir avukat olarak çalıştı.