Güzel insanları severim. Dış görünümleri ise bu arada beni hiç ilgilendirmez
- Ich mag schöne Menschen. Ihr Aussehen ist mir dabei völlig egal.
Yaşlandığımda hoş bir görünüme sahip olmak istemiyorum, mutlu olduğum görünün istiyorum.
- Ich will nicht toll aussehen, wenn ich alt bin, sondern glücklich.
Fabrikalardan gelen gazlar havayı kirletir.
- Exhaust from factories pollutes the air.
Hava, çeşitli gazların bir karışımıdır.
- Air is a mixture of various gases.
Bu kadar çalım satmak zorunda değilsin.
- You don't have to give yourself such airs.
Fiyaka yapan kızlardan hoşlanmam.
- I don't like girls who put on airs.
Ben gençken onun küstah bir tavırı vardı.
- When he was young, he had an arrogant air.
Don't judge a man by the way he looks.
- Beurteile einen Menschen nicht nach seinem Aussehen.
It's hard to tell Englishmen from Americans just by the way they look.
- Es ist schwer, einen Engländer nur an seinem Aussehen von einem Amerikaner zu unterscheiden.