İnsan ırkı bile bir gün soyu tükenmiş olacak.
- Even the human race will become extinct one day.
Bu tür kelebeklerin artık soyu tükenmiş bulunmaktadır.
- Butterflies of this species are now extinct.
Bu tür kelebeklerin artık soyu tükenmiş bulunmaktadır.
- Butterflies of this species are now extinct.
Tüplü dalgıçlar suyun altında altın paralar, antik kalıntılar, soyu tükenmiş hayvanların kalıntıları dahil birçok ilginç şeyler buldu.
- Scuba divers have found many interesting things under water including gold coins, ancient ruins, and fossils of extinct animals.
Ben kişisel nedenler için reddedildim.
- I declined for personal reasons.
Tom'un teklifi reddedildi.
- Tom's offer was declined.
Sönük volkanlar muhtemelen tekrar püskürmeyecek.
- Extinct volcanoes will likely never erupt again.
Dinozor yumurtaları mı? İmkansız. Bu hayvanlar çoktan tükenmişler.
- Dinosaur eggs? Impossible. These animals are already extinct.
Dodo, soyu çoktan tükenmiş bir türdür.
- The dodo is an already extinct species.
Dinosaurs died out a very long time ago.
- Die Dinosaurier sind vor langer Zeit ausgestorben.