Bu komedi filmini onun kız kardeşinden ödünç aldım.
- I borrowed this comic from his sister.
Kitabı ondan ödünç aldı.
- She borrowed the book from him.
Ödünç alınmış altın geri talep ettikleri zaman kurşun haline gelir.
- Borrowed gold becomes lead when they demand it back.
İngilizcede, Japoncadan ödünç alınmış bazı kelimeler vardır.
- In English there are some words borrowed from Japanese.
Banka ona 500 dolar ödünç verdi.
- The bank lent her 500 dollars.
Arkadaşının ona ödünç verdiği tüm parayı harcadı.
- He spent all the money that his friend had lent him.
Arabanı ödünç alabilir miyim?
- Would you mind if I borrowed your car?
Bu komedi filmini onun kız kardeşinden ödünç aldım.
- I borrowed this comic from his sister.
Banka ona 500 dolar ödünç verdi.
- The bank lent him 500 dollars.
Banka ona 500 dolar ödünç verdi.
- The bank lent her 500 dollars.
bir şeyi ödünç vermek.
Bana sözlüğünü ödünç ver, lütfen.
- Please loan me your dictionary.
Tom Mary'den ona biraz para ödünç vermesini istedi.
- Tom wanted Mary to loan him some money.