Bu komedi filmini onun kız kardeşinden ödünç aldım.
- I borrowed this comic from his sister.
O, yıllar önce ondan kitabı ödünç aldı ve onu henüz iade etmedi.
- She borrowed the book from him many years ago and hasn't yet returned it.
İngilizcede, Japoncadan ödünç alınmış bazı kelimeler vardır.
- In English there are some words borrowed from Japanese.
Yabancı dillerden ödünç alınmış pek çok kelimeye sahip.
- It has a great many words borrowed from foreign languages.
Arkadaşının ona ödünç verdiği tüm parayı harcadı.
- He spent all the money that his friend had lent him.
Banka ona 500 dolar ödünç verdi.
- The bank lent her 500 dollars.
Arabanı ödünç alabilir miyim?
- Would you mind if I borrowed your car?
O, yıllar önce ondan kitabı ödünç aldı ve onu henüz iade etmedi.
- She borrowed the book from him many years ago and hasn't yet returned it.
Banka ona 500 dolar ödünç verdi.
- The bank lent him 500 dollars.
Bana ödünç verdiğin dergi çok ilginç.
- The magazine which you lent me is very interesting.
bir şeyi ödünç vermek.
Bana sözlüğünü ödünç ver, lütfen.
- Please loan me your dictionary.
Tom Mary'den ona biraz para ödünç vermesini istedi.
- Tom wanted Mary to loan him some money.