ausgehärtet

listen to the pronunciation of ausgehärtet
Английский Язык - Турецкий язык

Определение ausgehärtet в Английский Язык Турецкий язык словарь

aged
çok yaşlı
aged
ihtiyar
aged
{f} yaşlan

Bakım onu çabuk yaşlandırdı. - Care aged him quickly.

Endişeler onu hızla yaşlandırdı. - Worries aged him rapidly.

aged
Eskimiş, eskitilmiş
aged
{s} (ey'cîd) yıllanmış; eski
aged
{s} (eycd) yaşında: a girl aged four dört yaşında bir kız
aged
(sıfat) yaşında, yaşlı, ihtiyar, yıllanmış, kocamış
aged
{s} yaşında

Fadıl, 76 yaşında doğal nedenlerden dolayı hapishanede öldü. - Fadil died in prison, aged 76, of natural causes.

O, on yedi yaşındadır. - She is aged seventeen.

aged
{s} (ey'cîd) yaşlı, ihtiyar
aged
{s} kocamış
aged
{s} yıllanmış
aged
yıllanmış/yaşça/yaşlı
hardened
{s} kaşarlanmış
hardened
{s} katılaşmış
hardened
{i} se
hardened
{f} sertleştir: adj.sertleştirilmiş
hardened
sertleştirilmiş
Немецкий Язык - Английский Язык
set hard
aged
set
age-hardened
hardened
in Wärme ausgehärtet (Kunststoff)
thermoset