O, kolumu sımsıkı tuttu.
- She held my arm firmly.
Resim bir iğne ile tutturuldu.
- The picture was held on by a pin.
Birisi sorumlu tutulmak zorunda.
- Someone's got to be held accountable.
Herkes oturmuş kaldı.
- Everyone remained seated.
Oturmuş olarak kalın lütfen.
- Remain seated, please.