Bu kitap için herhangi bir çekicilik hissediyor musun?
- Do you feel any attraction for this book?
Bu günlerde orada Çekicilik Kanunu hakkında birçok konuşma var ama ben böyle bir şeyin var olduğunu sanmıyorum.
- These days there is a lot of talk about the Law of Attraction, but I don't think such a thing exists.
Cazibe yeterince açık.
- The attraction is obvious enough.
Mercan kayalığı, bölgenin en önemli cazibesidir.
- The coral reef is the region's prime attraction.
Gezegenlerin kütlesi evrensel çekim yasasına göre hesaplanır.
- The mass of the planets is calculated according to the law of universal attraction.
Yer çekimi herhangi iki kütle, herhangi iki organ ya da herhangi iki parçacık arasında olan bir çekim kuvvetidir.
- Gravity is a force of attraction that exists between any two masses, any two bodies, or any two particles.
Ben dikkat çekmek istemiyordum.
- I did not want to attract attention.
Kendinize dikkat çekmek için bir şey yapmayın.
- Don't do anything to attract attention to yourself.
Ben dikkat çekmek istemiyordum.
- I did not want to attract attention.
Jon, Tom'dan çok daha çekicidir.
- Jon is far more attractive than Tom.
Senin için cazip bir teklifim var.
- I've got an attractive proposition for you.
Senin önerin çok cazip ama onun hakkında düşünmek zorunda kalacağız.
- Your offer is very attractive, but we will have to think about it.
You know you hard to believe girl I mean fatal attration.
Sanırım o, alımlı ve çekici.
- I think she is charming and attractive.
Ben kızın cazibesine kapıldım.
- I was attracted to the girl.
Onu cazibeli buluyor musun?
- Do you find him attractive?
The Moon is held in its orbit by the attraction of the Earth's gravity.
I felt a strange attraction towards the place.
The new mall should be a major attraction.
Advertising is designed to attract customers.
His big smile and brown eyes instantly attracted me.
... the town of gore and there's an attraction in itself ...
... the main attraction is a castle michael caton information used as a fortress ...