Tom her zaman ilgi odağı olmak ister.
- Tom always wants to be the center of attention.
Çocuklar benim ilgimi paylaşırlar.
- My children share my attention.
Olmam gerektiği kadar özenli değilim.
- I'm not as attentive as I should be.
Tom özenli gibi görünüyordu.
- Tom looked like he was attentive.
Yaptığın şeye özen göster.
- Pay attention to what you're doing.
Dikkatsizlikten,arabasıyla direğe çarptı.
- By lack of attention, she hit the post with her car.
Tom dikkat çekmek istemiyordu.
- Tom didn't want to attract attention.
Söylediğimi dikkatlice dinle.
- Listen attentively to what I say.
Tom dikkatlice dinledi.
- Tom listened attentively.
Tom'la ilgilenmekten vazgeçtim.
- I stopped paying attention to Tom.
Polis onunla ilgilenmedi.
- The policeman paid no attention to him.
O onun sınav kağıdını dikkatle inceledi.
- He attentively went over her exam paper.
Lütfen beni dikkatlice dinle.
- Please listen to me attentively.
Tom nasıl dikkatlice dinleyeceğini biliyor.
- Tom knows how to listen attentively.
Büyük annesine karşı çok naziktir.
- She is very attentive to her grandmother.
O beni sabırla ve çok dikkatle dinledi.
- She listened to me patiently and very attentively.
Erkek çocukları dikkatle dinledi.
- The boys listened attentively.
Tom Mary'nin iltifatıyla pohpohlandı.
- Tom was flattered by Mary's attention.
Kadınlar iltifattan hoşlanırlar.
- Women like attention.
Sürücülerin tafik ışıklarına dikkat vermeleri gerek.
- Drivers need to pay attention to the traffic lights.
Tom'un tıbbi bakım alması gerekiyor.
- Tom needs to get medical attention.
Tıbbi bakıma ihtiyacın var.
- You require medical attention.
Onun uyarısına hiç dikkat edilmedi.
- No attention was paid to his warning.
Uyarımı dikkate almadı.
- He paid no attention to my warning.
Self-occupied, doomstricken while attent.
Please direct your attention to the following words.
For some time past I have been the recipient of very marked attentions from a young lady.
She is an attentive listener, but does not like to talk much.