She was ready to jump ship.
- O, gemiye atlamak için hazırdı.
Tom told his children to quit jumping on the bed.
- Tom çocuklarına yatağın üstüne atlamaktan vazgeçmelerini söyledi.
I intend to skip lunch for a week starting today.
- Ben bugünden itibaren bir hafta boyunca öğle yemeğini atlamak niyetindeyim.
It won't hurt you to skip one meal.
- Bir öğün yemek atlamak size zarar vermez.
I had to leave out this problem for lack of space.
- Yer yokluğu yüzünden bu sorunu atlamak zorunda kaldım.
Tom told his children to quit jumping on the bed.
- Tom çocuklarına yatağın üstüne atlamaktan vazgeçmelerini söyledi.
Base jumping is an extreme sport.
- Yüksek bir yapıdan atlamak ekstrem bir spordur.
Tom told his children to quit jumping on the bed.
- Tom çocuklarına yatağın üstüne atlamaktan vazgeçmelerini söyledi.
He is sure to set a new record in the triple jump.
- O, üçlü atlamada yeni bir rekor kıracağından emin.
It won't hurt you to skip one meal.
- Bir öğün yemek atlamak size zarar vermez.
I shouldn't have skipped the meeting.
- Toplantıyı atlamamalıydım.
We were both afraid to jump off the diving board.
- İkimiz de tramplenden atlamaya korktuk.
Both Tom and Mary were afraid to jump off the diving board.
- Hem Tom hem de Mary tramplenden atlamaktan korkuyorlardı.
Tom was so busy he skipped lunch.
- Tom o kadar meşguldü ki öğle yemeğini atladı.
Jane skipped the questions she couldn't answer.
- Jane cevap veremediği soruları atladı.
I'd jump through hoops for you.
- Ben sizin için çemberlerden atlamak isterdim.
He is sure to set a new record in the triple jump.
- O, üçlü atlamada yeni bir rekor kıracağından emin.
The Brazilian athlete Thiago Da Silva won the Olympic pole vault gold medal and set an Olympic record.
- Brezilyalı atlet Thiago Da Silva, Olimpiyat sırıkla atlama altın madalyasını kazandı ve bir olimpiyat rekoru kırdı.
The pole vaulter jumped more than seven feet.
- Sırıkla atlamacı, yedi feetten fazla atladı.
We'll bypass the city centre.
- Şehir merkezini atlayacağız.
Tom doesn't like skipping rope.
- Tom ip atlamayı sevmez.
You're going to have to quit skipping classes.
- Dersleri atlamayı bırakmak zorunda kalacaksın.
I had to leave out this problem for lack of space.
- Yer yokluğu yüzünden bu sorunu atlamak zorunda kaldım.