Tom often skips meals.
- Tom genellikle öğün atlar.
Jane skipped the questions she couldn't answer.
- Jane cevap veremediği soruları atladı.
I'd jump through hoops for you.
- Ben sizin için çemberlerden atlamak isterdim.
He jumped into the river in defiance of the icy water.
- O, buz gibi suyu hiçe sayarak nehre atladı.
We'll bypass the city centre.
- Şehir merkezini atlayacağız.
Tom couldn't bring himself to jump into the cold water.
- Tom soğuk suya atlamak için kendini ikna edemedi.
Tom told his children to quit jumping on the bed.
- Tom çocuklarına yatağın üstüne atlamaktan vazgeçmelerini söyledi.
It's not healthy to skip meals.
- Öğün atlamak sağlıklı değildir.
It won't hurt you to skip one meal.
- Bir öğün yemek atlamak size zarar vermez.
I had to leave out this problem for lack of space.
- Yer yokluğu yüzünden bu sorunu atlamak zorunda kaldım.
At that precise position, at Jim’s house.
I'm offering it - just to select customers - at cost.
Men at work.
At six o’clock, at closing time.