We had a fiery debate in this respect.
- Bu hususta ateşli bir tartışma yaşadık.
Anne had red hair and a fiery temper.
- Anne'in kızıl saçları ve ateşli bir öfkesi vardı.
Mark is an ardent football fan.
- Mark ateşli bir futbol taraftarıdır
He is an ardent music lover.
- O ateşli bir müzik aşığıdır.
Tom told Mary that he was hot.
- Tom Mary'ye ateşli olduğunu söyledi.
Tom told Mary that she was hot.
- Tom Mary'ye onun ateşli olduğunu söyledi.
The patient is feverish this afternoon.
- Hasta bu öğleden sonra ateşli.
I feel a bit feverish tonight.
- Bu gece biraz ateşli hissediyorum.
The author is a fierce critic of American foreign policy.
- Yazar, Amerikan dış politikasının ateşli bir eleştirmenidir.
I don't have a firearm.
- Bir ateşli silahım yok.
It is thought that manual firearms appeared in the 14th century.
- Manuel ateşli silahın 14. yüzyılda ortaya çıktığı düşünülmektedir.
A country cannot truly be considered free if it does not allow its citizens to own firearms.
- Bir ülke, vatandaşlarının ateşli silahlara sahip olmasına izin vermezse gerçekten özgür olarak kabul edilemez.
Sami and Layla shared a passion for firearms.
- Sami ve Leyla ateşli silahlar için olan bir tutkuyu paylaşıyorlardı.