He came out shooting, same as you said he would.
- Onun yapacağını söylediğin gibi o ateş ederek ortaya çıktı.
Police are hunting the people who carried out the shootings last week.
It's dangerous to play around the fire.
- Ateş etrafında oynamak tehlikelidir.
Tom said that he needed to give Mary one more warning before he could fire her.
- Tom ateş etmeden önce Mary'ye bir uyarı daha vermesi gerektiğini söyledi.
I aimed at the tiger and fired, but missed him.
- Kaplana nişan aldım ve ateş ettim fakat onu ıskaladım.
The police officer fired a blank.
- Polis memuru kuru sıkı ateş etti.
This is the police. Would you mind coming down to the station? W-why? You can't think it's not a crime to go shooting guns off in the middle of town?!
- Ben polis. Karakola kadar gelir misiniz? N-neden? Kasabanın ortasında tabancayla ateş etmeye gitmenin bir suç olmadığını düşünemiyor musun?!
Tom pulled out his gun and shot Mary.
- Tom silahını çekti ve Mary'ye ateş etti.
Tom didn't shoot anybody.
- Tom herhangi birine ateş etmedi.
I saw Tom shoot Mary.
- Tom'un Mary'ye ateş ettiğini gördüm.
Tom started shooting.
- Tom ateş etmeye başladı.
The soldier disdained shooting an unarmed enemy.
- Asker silahsız bir düşmana ateş etmeyi reddetti.