Hemen yolculuğa hazırlan.
- Get ready for the trip at once.
Onu hemen tanıdım, çünkü onu daha önce görmüştüm.
- I recognized him at once, because I had seen him before.
Resimde gördükten sonra, onu derhal tanıdım.
- Having seen him in the picture, I recognized him at once.
Derhal git, yoksa geç kalacaksın.
- Go at once, otherwise you will be late.
Aniden bir silah sesi duyduk.
- All at once we heard a shot.
Aniden bir patlama oldu.
- All at once there was an explosion.
Aynı zamanda iki şeyi yapamazsın.
- You can't do two things at once.
Kimse bir defada iki şeyi yapamaz.
- Nobody can do two things at once.
Bütün çamaşırımı bir defada yıkayabilir miyim?
- May I wash all my laundry at once?
Onlar hepsi birden gülmeye başladılar.
- All at once they began to laugh.
Her şey birdenbire oldu.
- Everything happened all at once.
Aniden bir feryat duydum.
- All at once, I heard a cry.
Aniden bir silah sesi duyduk.
- All at once we heard a shot.
Hepimiz aynı anda ayağa kalktık.
- We all stood up at once.
İki şeyi aynı anda yapma.
- Don't do two things at once.
Birdenbire, tiz bir çığlık duydum.
- All at once, I heard a shrill cry.
Mary'nin açıklamaları beni büyüledi ve birdenbire beni üzdü.
- Mary's explanations enchanted me and desolated me all at once.
He tried to eat four cookies at once.