O, ilk önce atı beğenmedi.
- She didn't like the horse at first.
Tom'dan ilk önce nefret ettim.
- I hated Tom at first.
O, ilk olarak ondan hoşlanmadı.
- She didn't like him at first.
İlk olarak, onlar ona inanmadılar.
- At first, they didn't believe him.
Önce plandan hoşlandığımı düşündüm fakat ikinci düşünüşümde ona karşı çıkmaya karar verdim.
- At first I thought I liked the plan, but on second thought I decided to oppose it.
Önceleri iş, Tom'a iyi göründü fakat daha sonra iş yorucu oldu.
- At first the job looked good to Tom, but later it became tiresome.
İlk zamanlar şüpheciydim.
- I was skeptical at first.
İlk zamanlar bunu yapmaktan hoşlanmadım.
- I didn't like doing this at first.
Başlangıçta, çok hızlı konuştukları zaman insanları zorlukla anlardım.
- At first, I had difficulty understanding people when they spoke too fast.
Başlangıçta hatalarım hakkında endişeliydim.
- I was worried about my mistakes at first.
... Our history of the world began with the beginning of time, the Big Bang. ...
... beginning to slow down. ...