at that time

listen to the pronunciation of at that time
Английский Язык - Турецкий язык
o zamanda

O zamanda biz çocuktuk. - We were children at that time.

O zamanda güneşte banyo yapıyordu. - At that time, she was bathing in the sun.

o zamanlarda
o zaman

O zamanlarda, bölge İspanya'ya aitti. - At that time, the territory belonged to Spain.

O zaman Kuzey Amerika'da birkaç tane yol vardı. - Few roads existed in North America at that time.

then
o zaman

Özür diledim fakat o zaman bile benimle konuşmadı. - I apologized, but even then she wouldn't speak to me.

O zamandan beri, Japonya'da büyük bir değişim oldu. - Since then, a great deal of change has occurred in Japan.

at this time
bu arada
at this time
şu aralar

Şu aralar yorumum yok. - I have no comment at this time.

at this time
bu aralar

Bu aralar yorumum yok. - I have no comment at this time.

Bu aralar çok meşgulüm. - I'm very busy at this time.

then
(ondan) sonra
then
o durumda
then
daha sonra

İzlandaca bir cümlenin İngilizce bir çevirisi varsa ve İngilizce cümlenin Svahilice bir çevirisi varsa, daha sonra bu, dolaylı olarak İzlandaca cümle için Svahilice bir çeviri sağlayacaktır. - If an Icelandic sentence has a translation in English, and the English sentence has a translation in Swahili, then indirectly, this will provide a Swahili translation for the Icelandic sentence.

Ben ona daha sonra söylerim. - I'll tell him so then.

then
o süre içinde
then
madem öyle
then
o zamanki
then
o zamanlar

O zamanlar erkekler şapka takardı. - Men wore hats back then.

O zamanlar, tüm hesaplamalar elle yapıldı. - Back then, all the calculations were done by hand.

then
sonra

Dima bir gecede 25 adamla yattı ve sonra onları öldürdü. - Dima slept with 25 men in one night and then killed them.

Eğer bir yanlış görürsen sonra lütfen düzelt. - If you see a mistake, then please correct it.

then
öyleyse

Arkadaşım olmak istiyorsan, öyleyse arkadaşımın arkadaşı da olursun. - If you want to become my friend, then also become the friend of my friend.

Öyleyse onu görmediğine inanamam. - I cannot believe you did not see him then.

At time
bu zamanlarda
then
(zarf) o zaman, ondan sonra, o halde, öyleyse, zira, demek
then
derhal
then
o zaman vaki olan
then
ondan sonra
then
o halde

Bunu istemiyorlarsa, o halde ne istiyorlar? - If they don't want this, then what do they want?

Eğer bu cümleyi okuyabiliyorsan, o halde okuyabiliyorsundur. - If you can read this sentence, then you're able to read.

then
(sıfat) o zamanki, o zamanlarki
then
demek

Ancak o zaman onun ne demek istediğini anladım. - Only then did I realize what he meant.

Eğer beni bu şekilde tanımıyor idiysen, kısaca beni tanımamışsın demektir. - If you didn't know me that way then you simply didn't know me.

Английский Язык - Английский Язык
during that same point in time, during that period, upon that occasion, during the same time
then

Had she been alive, my mother would have given me a hand then. - If my mother had still been alive, she would have helped me at that time.

I know you told me when you'd be coming, but I couldn't get there then. - I know what time you said you would be there, but I wasn't able to be there at that time.

at that time

    Турецкое произношение

    ät dhıt taym

    Произношение

    /ˈat ᴛʜət ˈtīm/ /ˈæt ðət ˈtaɪm/

    Видео

    ... hunting all the time. ...
    ... town hall debate. Our thanks to the participants for their time and to the people of Hofstra ...
Избранное