at last

listen to the pronunciation of at last
Английский Язык - Турецкий язык
hele
en sonunda

Kar taneleri, en sonunda büyük beyaz kuşlara benzeyene kadar büyüdü de büyüdü. - The snow-flakes seemed larger and larger, at last they looked like great white fowls.

En sonunda hatasını anladı. - At last, he realized his error.

eninde sonunda

İlerlememize engel olan şeyler eninde sonunda kaldırıldı. - The obstacles to our progress have been removed at last.

sonunda

Sonunda aklıma güzel bir fikir geldi. - At last a good idea struck me.

Açlıktan ve yorgunluktan dolayı, köpek sonunda öldü. - With hunger and fatigue, the dog died at last.

nihayet

Nihayet, Japonya'nın bu bölümüne bahar geldi. - At last, spring has come to this part of Japan.

Nihayet, onlar kanla özgürlüğü satın aldı. - At last, they purchased freedom with blood.

finally
nihayet

Altı saatlik tırmanıştan sonra, nihayet dağın zirvesine ulaşmayı başardık. - After six hours' climbing, we finally succeeded in reaching the top of the mountain.

O, nihayet IBM'in başkanı oldu. - He finally became the president of IBM.

finally
en sonunda

Tom ve Mary en sonunda yalnız kalmışlardı. - Tom and Mary were finally alone.

Tom en sonunda Meryem'e sırrı vermeyi kabul etti. - Tom finally agreed to let Mary in on the secret.

at long last
en nihayet
finally
tamamen

Tom ve Mary nihayet tamamen yalnızdı. - Tom and Mary were finally completely alone.

finally
bir de

Tom sonunda Mary'den bir ders kitabı aldı. - Tom finally got a text from Mary.

Bir bebek olarak dört ayak üzerinde emekler, sonra iki bacak üstünde yürümeyi öğrenir, sonunda yaşlılıkta bir değneye ihtiyacı olur. - It crawls on all fours as a baby, then learns to walk on two legs, and finally needs a cane in old age.

finally
velhasıl
at long last
nihayet

Nihayet, iki Kızılderili kabilenin şefleri savaş baltalarını gömmeye karar verdiler ve barış çubuğu tüttürdüler. - At long last, the two chiefs of the Indian tribes have decided to bury the hatchet and smoke the peace pipe.

finally
kesin olarak
finally
sonunda

Sonunda,gerçeği öğrendik. - Finally we have learned the truth.

O, sonunda IBM'in başkanı oldu. - He finally became the president of IBM.

at long last
en sonunda
at long last
(deyim) en sonunda nihayet
finally
sözün kısası
finally
son olarak

Son olarak, delegeler oy kullandı. - Finally, the delegates voted.

Son olarak, son gün ne aldınız? - Finally, What did you buy the last day?

Английский Язык - Английский Язык
After a long time; eventually

After three hundred years had passed, the vampire's soul was at last free.

In the end; finally; ultimately

After exhausting all possibilities, Holmes was at last satisfied the problem was unsolvable.

finally
as the end result of a succession or process; "ultimately he had to give in"; "at long last the winter was over"
lastly, eventually; finally
at long last
at last

    Турецкое произношение

    ät läs

    Произношение

    /ˈat ˈlas/ /ˈæt ˈlæs/

    Этимология

    [ &t, 'at ] (preposition.) before 12th century. Middle English, from Old English æt; akin to Old High German az at, Latin ad.

    Видео

    ... Do you have any last words for your millions of people ...
    ... It's small business that creates the jobs in America. And over the last four years small-business ...
Избранное