Erken kalkmak istemedim.
- I didn't want to get up early.
Anne her zaman sabahları erken kalkar.
- Mother always gets up early in the morning.
Erken ilkbahardı, bu yüzden çok sayıda müşteri yoktu.
- It was early spring, so there weren't many customers.
Kuaförlüğün bu stili 19. yüzyılın başlarında ilk kez görüldü.
- This style of hairdressing first appeared in the early 19th century.
Tom'un eskisi kadar erken kalkmasına gerek yoktu.
- Tom didn't need to get up as early as he did.
Modern arabalar birçok yönden eski olanlardan farklıdır.
- Modern cars differ from the early ones in many ways.
Bütün vakitsiz açan çiçekler soğuktan yandı.
- All the early flowers were bitten by the frost.
Biz erken bir başlangıç yaptık.
- We got an early start.
Tom ertesi gün erken bir başlangıç yapması nedeniyle erken yatmaya gitti.
- Tom went to bed early because he had an early start the next day.
His mother suffered an early death.