O benden ayrılıyordu ve yavaş yavaş yürüyordu.
- She was leaving and was walking slowly from me.
Kağıt uçak yavaş yavaş yere düştü.
- The paper plane fell slowly to earth.
Ordu nehir boyunca yavaşça ilerledi.
- The army slowly advanced across the river.
Yavaşça gözlerini kapadı.
- She slowly closed her eyes.