Neyin ilişkili olduğunu biliyorum.
- I know what's involved.
Genellikle doğrudan ilişkili değildi.
- He usually was not involved directly.
Tom'un olanlara karışmış olabileceğini düşünüyorum.
- I think Tom might be involved in what happened.
Ben buna karışmış olamam.
- I can't be involved in this.
Bu karışıklığa karışmamı asla istememiştim.
- I never wanted you to get involved in this mess.
İlgili olmak istiyorum.
- I want to be involved.
Bu işlemle ilgili önemli ölçüde bürokrasi vardır.
- There's a lot of red tape involved in this procedure.
When the family wrapped up my father's will, no one tried to make me feel involved.