I never work on weekends.
- Hafta sonları asla çalışmam.
Mary decided never to see him any more.
- Mary artık onu asla görmemeye karar verdi.
Tom is by no means unintelligent. He is just lazy.
- Tom asla aptal değildir, O sadece tembeldir.
The result was by no means satisfactory.
- Sonuç asla tatmin edici değildi.
I never want to see you here ever again!
- Ben bir daha seni burada asla görmek istemiyorum.
Everyone is hoping nothing bad will ever happen in Japan.
- Herkes Japonya'da artık kötü bir şey asla olmayacağını umuyor.
I've never seen such a thing in my life, not once!
- Ben, hayatımda böyle bir şeyi asla görmedim, bir kez değil!
You are not at all wrong.
- Asla hatalı değilsin.
Tom doesn't want to see Mary at all.
- Tom Mary'yi asla görmek istemiyor.
They waited a long time for their guest. Finally, an odd man arrived whom they had not expected in the least.
- Misafirlerini uzun süre beklediler. Sonunda onların asla beklemediği tuhaf bir adam geldi.
I am not in the least concerned about the result.
- Asla sonuçla ilgilenmiyorum.
It is by no means easy to please everybody.
- Herkesi memnun etmek asla kolay değil.
The result was by no means satisfactory.
- Sonuç asla tatmin edici değildi.
Nothing ever changes.
- Hiçbir şey asla değişmez.
You never get something for nothing.
- Bir şeyi asla bedava alamazsın.
There's no way she'll ever marry Sato.
- Sato ile asla evlenmez.
You are not at all wrong.
- Asla hatalı değilsin.
If it had not been for her help, you would never have done it.
- Onun yardımı olmasaydı asla onu yapamazdın.
Tom said that nothing like that would ever happen again.
- Tom öyle bir şeyin bir daha asla olmayacağını söyledi.
I never wear white socks.
- Ben asla beyaz çorap giymem.