They left the situation unsettled.
- Durumu askıda bıraktılar.
I don't like to leave people hanging.
- İnsanları askıda bırakmaktan hoşlanmıyorum.
My license is still suspended.
- Benim lisansım hâlâ askıda.
Your license is still suspended, isn't it?
- Senin lisansın hala askıda, değil mi?
The question is left in abeyance.
- Sorun askıda bırakıldı.
The question is left in abeyance.
- Sorun askıda bırakıldı.
Tom's case is pending.
- Tom'un davası askıda kalıyor.
Tom took his coat off the hanger and put it on.
- Tom ceketini askıdan aldı ve onu giydi.
Put this coat on a hanger.
- Bu ceketi bir askıya as.
He hung his coat on a hook.
- O, ceketini bir askıya astı.
Tom hung his coat on one of the hooks near the door.
- Tom kapıya yakın askılardan birine ceketini astı.
I'll put it on your tab.
- Ben onu senin askına koyacağım.
Suspenders make my personality.
- Askılar kişiliğimi oluşturur.
Tom hung his coat on one of the hooks near the door.
- Tom kapıya yakın askılardan birine ceketini astı.
Put this coat on a hanger.
- Bu ceketi bir askıya as.