Aslında sürmeye yoğunlaşarak iyi sürücüler olmayız.
- We do not become good drivers by concentrating on driving as such.
Paranın, aslında, hiçbir anlamı yok.
- Money, as such, has no meaning.
O, mükemmel bir bilim adamıdır, bu itibarla her yerde tanınır.
- She is an excellent scholar, and is recognized everywhere as such.
O benim bir arkadaşım ve ona öyle davranırım.
- He is a friend and I treat him as such.
Bir çocuk gibi davranırsan öyle davranılırsın.
- If you act like a child, you will be treated as such.
O bir beyefendi ve böyle davranılması gerekiyor.
- He is a gentleman and ought to be treated as such.
O bir bilim adamı ve ona böyle davranılmalı.
- He is a scholar, and ought to be treated as such.
... individuals such as myself to keep in touch with our skills, ...
... At the outer circles, you have companies such as Facebook or ...